Hücrenin İçindeki Kesintisiz Faaliyet
Canlı bir hücre tüm bilim adamlarını hayranlık içinde bırakan bir yaratılış harikasıdır. Elektron mikroskobu ile incelendiğinde hücrenin içinde arı kovanındaki faaliyetleri andıran çok hareketli bir yapı olduğu görülebilir. Tıpkı yüzlerce arının ölüp, onların yerine yenilerinin gelmesiyle kovandaki yaşamın devam etmesi gibi, vücutta da her gün milyonlarcası ölen hücrelerin yerlerine yenileri gelir. Ve milyarlarca hücre insanın vücudunu yaşatmak için birlikte ve uyum içinde hareket ederler.
![]() |
Bir Yerde Tasarim Varsa, Onu Tasarlayan da Vardir...
|
Yol kenarında inşa edilmiş bir bina kompleksi düşünün... Önünden geçerken bu bina için "tesadüf eseri ne kadar da mükemmel olmuş" der misiniz? Elbette ki böyle mantıksız bir şey aklınıza dahi gelmez. Aksine gördükleriniz, binanın bir mimar tarafından ne kadar titizlikle çizildiğini, mühendisler tarafından ne kadar kusursuz planlandığını, tasarımcıların kullanım kolaylığına yönelik ne kadar çok detayı düşündüklerini aklınıza getirebilir. Akıl ve mantık sahibi bir kimse, aynı şekilde hücredeki kompleks tasarım için de onu yaratan Rabbimiz'in ilmini, aklını, gücünü düşünüp, takdir edecektir.
|
İnsan vücudundaki bu görünmez yapıları bir şehir merkezine benzetmek mümkündür. 100 trilyon hücrenin her biri, etrafı duvarla çevrelenmiş bir şehir gibi tüm ihtiyaçlarını karşılar, enerji üretir, haberleşme, nakliye ve güvenlik birimleri barındırır. Santral birimleri hücrenin enerjisini, fabrikalar proteinleri ve hayati önem taşıyan kimyasalları üretirler. Kompleks nakliye sistemleri ise bu kimyasalları hücrenin içerisinde bir noktadan diğer bir noktaya ve gerektiğinde hücrenin ötesine taşırlar. Barikatlardaki nöbetçiler de ihraç ve ithal piyasasını denetlerler ve muhtemel tehlike işaretlerini almak için dış dünyayı gözlerler. Disiplinli biyolojik ordular istilacılarla savaşabilmek için hazır bir durumda beklerken, "merkezileşmiş genetik hükümet" de düzeni sağlar.15
![]() |
Hücre içinde şehir merkezlerine benzer bir şekilde hücrenin enerjisini sağlayan santral birimleri, protein ve hayati önem taşıyan kimyasalları üreten fabrikalar, bu kimyasallları hücre içine ve dışına taşıyan kompleks nakliye sistemleri, sınırda güvenliği sağlayan nöbetçiler bulunur. Birkaç kelimeyle ifade ettiğimiz hücredeki kompleks yapı, bir şehir merkezinden çok daha kusursuz bir düzenle çalışır.
|
Hücre içi ulaşım sistemi de oldukça komplekstir. Hücreler kendi içlerinde birçok bölüme ayrılmıştır ve aralarında büyük bir uyum içinde işleyen bir iş bölümü mevcuttur. Bu bölümlerin bir kısmı besin depolarken, bir kısmı enzim ve protein üretir ve birbirleri arasında geçiş sağlarlar. Örneğin hücre içinde bazı besinler, kullanıma geçmek üzere moleküler kamyonlara yüklenirler. Her bir kamyon varacağı noktanın kilidini açacak bir anahtara sahiptir. Böylece bir kısım proteinler de, yükleme limanları gibi hareket ederek, kamyonları açar ve içindekileri varış kompartımanına boşaltırlar.16 Daha kapsamlı incelendiğinde ise, hücre içindeki moleküllerin muazzam bir hızda hareket ettikleri görülür. Buradaki organize ve koordine işlemler, tariflerin çok ötesinde kompleks boyutlardadır. Amerikalı astronom ve yazar Carl Sagan -her ne kadar koyu bir ateist olduğu için hücrenin kökenini rastlantılarla açıklamak için çabalasa da- hücredeki faaliyetlerden şöyle söz eder:
Canlı hücresi detaylı ve kompleks bir mimari harikadır. Mikroskoptan bakıldığında neredeyse çılgına dönmüş faaliyetler görülür. Daha derin seviyede moleküllerin muazzam bir hızda sentezlendiği bilinmektedir.17
![]() |
Çıplak gözle görmenin mümkün olmadığı böylesine küçük sinir hücrelerinde çok büyük şehir merkezlerinden daha üstün bir sistemin saklı olması, derin düşünen, akıl sahibi kimseler için Allah'ın sonsuz ilminin delillerinden sadece bir tanesidir.
|
Leigh Üniversitesi'nden ünlü biyokimya profesörü -ve günümüzde Darwinizm'i eleştiren en önde gelen isimlerden biri olan- Michael Behe ise, hücredeki herşeyin görünenden çok daha kompleks yapılar içerdiğini şöyle dile getirmiştir:
Ben Darwin'in evrim mekanizmasının, mikroskop altında görülenleri açıklamadığı inancındayım. Hücreler rastgele evrimleşemeyecek kadar karmaşık bir yapıya sahip, onları üretecek bir zekanın olması gerekir... Darwin teorisi en büyük güçlüğü hücrenin gelişimini açıklamaya çalışırken yaşıyor. Birçok hücresel sistem benim deyimimle akıl almaz derecede komplekstir. Bu demektir ki sistemin çalışmadan önce birkaç bileşime ihtiyacı vardır... Böyle bir sistem Darwin'in yöntemiyle uygun bir şekilde biraraya getirilemezdi, yani fonksiyonlarını parça parça geliştirerek.18
Hücredeki indirgenemez komplekslik, sistemin çalışması için aynı anda pek çok unsurun kusursuzca var olması koşulunu öngörür. Bu durumda tesadüflerin sistemin tüm parçalarını bilinçli bir şekilde, akıl, bilgi ve düzen gerektiren görevlerini yapar şekilde bir kerede var etmesi gerekmektedir. Ancak bütünü oluşturacak olan parçaların da son derece kompleks yapıda oldukları düşünülürse, bu durumda basitten komplekse doğru aşamaların olamayacağının göz ardı edilmemesi de gerekir. Çünkü bu parçaların varlığından, ancak tümü birarada olduğunda söz etmemiz mümkündür.
Hayatın temel yapısı olan hücrenin oldukça kompleks bir yapıda olması, evrimcilerin hala hayatın tesadüfen nasıl başlamış olabileceği sorusuna bir cevap verememiş olmalarına başlıca sebeptir. Çünkü buradaki komplekslik tesadüflerle açıklanamayacak kadar üst düzeydedir. Michael Behe evrimci bilim adamlarının yaşadığı bu çaresizliği, evrimci James Shapiro'nun bir ifadesine atıfta bulunarak şöyle açıklar:
Herşeyden önemlisi hayatın temel yapısı olan hücre oldukça karmaşıktır. Fakat bilim hala hayatın nasıl başladığı sorusuna bir cevap veremedi mi? Hayır. Chicago Üniversitesi Biyokimya bölümünden James Shapiro'nun yazdığı gibi, "Darwin'in mekanizmasını biyokimya dalında açıklayan kesin deliller şimdiye kadar bulunamamıştır, var olanlar ise birkaç umutsuz spekülasyondan başkası değildir." Birkaç bilim adamı hücreyi Darwin dışı yöntemlerle açıklamayı önermişlerdir. Bunun yerine, ben şuna inanıyorum ki tüm bu sistemler bir akıl tarafından dizayn edilmiş ve düzenlenmiştir.19
![]() |
Gözdeki retina hücreleri çok özel bir şekilde ışığa duyarlı olarak yaratılmışlardır. Fotonlar retinadaki bu hücrelere çarptıklarında, adeta birbiri ardına dizilmiş domino taşlarını harekete geçirirler. Bu durum çeşitli proteinlerin şekil değiştirmesine ve aralarında bazı birleşmelerin gerçekleşmesine sebep olur. Pek çok kimyasal reaksiyon zincirinin ardından, "elektrik uyarıları" oluşur. Sinirler bu uyarıları beyne aktarır ve orada "görme" dediğimiz işlem yaşanır. Tüm detaylarıyla gördüğümüz bu renkli dünya, retina hücrelerinin kusursuz tasarımına bağlı olarak, Rabbimiz'in bizlere verdiği büyük bir nimettir.
|
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) fizik ve biyoloji alanlarında çalışmalar yapan Prof. Gerald L. Schroeder ise hücredeki kompleksliği şöyle bir örnekle tarif etmektedir:
Vücudun içine ve sonra da hücrenin içine girmek, harikalar dünyasına seyahat etmek gibidir. Dış zarıyla çevrelenen hücrenin işlevleri dışarıdan ayrılmıştır. Herhangi bir yapıya dışarıdan baktığımızda özü hakkında çok basitleştirilmiş bir bakış açısına sahip oluruz. Fakat düşünceden harekete geçtiğimizde, milyonlarca hücrenin ve milyarlarca atomun belirli bir emre göre hareket ederek bu olağan becerileri gerçekleştirdiğini görürüz. Dışarıdan bakıldığında herşey çok basit görünür. Bir arabayı çalıştırmak için anahtarı çevirmeniz yeterlidir. Veya bilgisayarı çalıştırmak için açılış düğmesine basarsınız. Fakat motoru ateşlemek ya da ekranı aydınlatmak için milyarlarca atomu tam doğru biçimde harekete geçirmek amacıyla devreleri tasarlamak ve bileşenleri icat etmek sayısız saat gerektirmiştir.20
İşte Darwin ve onu izleyen evrimci biyologlar da çok uzun bir süre hücreye "dışarıdan" bakmışlar, bu nedenle de onu basit bir yapı olarak görmüş ve kökeninin rastlantılarla açıklanabileceğini sanmışlardır. Oysa 20. yüzyılın ikinci yarısında hücrenin olağanüstü kompleksliği giderek daha fazla açığa çıktığında, evrimcileri şaşkınlık ve çaresizlik kaplamıştır. Günümüzde sadece hücrenin kökeninin "ileride bir gün evrimsel mekanizmalarla açıklanacağını" ümid edebilmektedirler. Ellerinde kanıt değil, sadece cılız bir umut vardır. Umudun tek kaynağı da, bu konudaki dogmatizmleridir.
![]() |
Hazır bir tasarıma dışarıdan baktığımızda herşey çok kolay görünür. Örneğin bir arabanın motorunu çalıştırmak için anahtarı çevirmeniz yeterlidir. Fakat motoru ateşlemek için binlerce parça tasarlanmış, belli bir plan dahilinde biraraya getirilmiştir. Bunu gerçekleştirmek için çok sayıda kişi emek ve zaman harcamış, aklını, bilgisini ve tecrübesini kullanmıştır. Biz ise vücudumuzdaki sistemleri çalıştırmak için düğmeye dahi basmayız. Gerek hücre, gerek organ, gerekse sistem seviyesinde vücudumuz, bizim hiçbir müdahalemiz olmadan görevini kusursuzca yapar. Tüm bunlar Rabbimiz'in Rahman ve Rahim sıfatlarının bir tecellisidir.
|
Hücrede ortaya çıkan komplekslik, yaratılış olduğunu açıkça kanıtlamaktadır. Ancak hücrede bunun da ötesinde, şaşırtıcı bir bilinç sergilenmektedir. Gerçekte kuşkusuz hücreler düşünme, öğrenme, karar alma, plan yapma gibi bilince ait özelliklerden yoksundurlar. Böyle bir çıkarım yapacak ne beyinleri, ne gözleri, ne de bir sinir sistemleri vardır. Ancak hücrelerin gerçekleştirdiği işlere baktığımızda en bilinçli kişiden daha öngörülü, daha akılcı ve tedbirli, daha dikkatli ve titiz çalışmalar yaptıklarını görürüz. Hücrede sergilenen bu üstün akıl "herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiş" (Furkan Suresi, 2) olan Rabbimiz'e aittir.