17 Haziran 2013 Pazartesi

Düşünen İnsanlar İçin

"Canlılardaki İbretler" / Kuşların Göçleri Sırlar

Kuran'da Allah,"Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahman (olan Allah)'dan başkası tutmuyor. Şüphesiz O, herşeyi hakkıyla görendir." (Mülk Suresi, 19) ayetiyle, kuşların uçuşlarına dikkat çekmektedir. Bu bölümde, özellikle göçmen kuşlar ele alınmış, bunların göklerde ne denli mükemmel dengelerle yolculuk ettikleri ve vücutlarının sahip olduğu sistemler anlatılarak, Allah'ın onları "gökte tutması" ile ilgili sırlarının ana hatlarına yer verilmiştir.

GÖÇ ZAMANINI NASIL BELİRLİYORLAR?

Kuşların nasıl ve neden göç etmeye başladıkları, "göç kararı"nı neye dayanarak aldıkları yüzyıllardır merak edilen bir konudur. Kimi bilim adamları göçün nedenini mevsim değişikliklerine, kimileri de yiyecek arayışına bağlarlar. Önemli olan, bu uzun mesafeli uçuşların kendi bedenlerinden başka hiçbir korunmaya, teknik donanıma ve güvenliğe sahip olmayan bu hayvanlar tarafından nasıl gerçekleştirildiğidir. Çünkü göç olayı yön bulma, gıda depolama, uzun süre uçabilme gibi beceriler gerektirmektedir. Bu özelliklere sahip olmayan bir hayvanın birdenbire göç eden bir hayvana dönüşmesi mümkün değildir.
Bu konuya cevap vermek için yapılan deneylerden biri şöyledir: Bahçe bülbülleri, ısı ve ışık gibi iç koşulları değiştirilebilen bir laboratuvarda deneylere tabi tutulmuştur. İçerideki koşullar dışarıdakilerden farklı olarak düzenlenmiştir. Örneğin dışarıda kış mevsimi yaşanırken, laboratuvarda bahar ortamı sağlanmıştır, bunun üzerine kuşlar içerideki şartlara göre vücutlarındaki düzenlemeleri yapmışlardır. Aynı göç vaktinin yaklaştığı zamanlarda yaptıkları gibi, yakıt için yağ depolamışlardır. Fakat kuşlar, yapay mevsime göre kendilerini ayarlayıp, erkenden göç edecekmiş gibi hazırlansalar da, göç hareketine vaktinden önce girişmemişlerdir. Kuşlar dışarıdaki mevsime uymuşlardır. Bu sonuç kuşların göçe başlama kararını mevsim şartlarını gözlemleyerek almadıklarının bir ispatıdır.
Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir. (Nur Suresi, 41)

Kuşlarda göç
Kuşlarda göçPeki kuşlar göç vaktini neye dayanarak belirlerler? Bilim adamları bu sorunun cevabını hala bulamamışlardır. Bu nedenle, canlılarda, kapalı bir ortamda zamanlama yapabilmeyi ve mevsim değişikliklerini ayırt edebilmeyi sağlayan bir "iç saat"in var olduğunu düşünüyorlar. Ama, "kuşların bir iç saati var, bu sayede göç vaktini anlıyorlar" cevabı bilim dışı bir cevaptır. Bu nasıl bir saattir, vücudun hangi organına bağlıolarak çalışmaktadır ve nasıl oluşmuştur?Bu saatin bozulması, geri kalması durumunda ne olur?
Aynı sistemin sadece tek bir göçmen kuş için değil, bütün göç eden canlılar için geçerli olduğunu düşünürsek bu soruların cevapları daha da önem kazanır.
Bilindiği gibi göçmen kuşlar aynı yerden göçe başlamazlar, çünkü her biri aynı yerde bulunmamaktadır. Çoğu tür, önce belirli bir yerde toplanır, sonra hep birlikte göçe başlarlar. Peki bu zamanlamayı nasıl yapmaktadırlar? Nasıl olup da, kuşların sahip oldukları kabul edilen "saat"ler, birbiriyle bu denli uyumludur? Bu denli düzenli bir sistemin kendi kendine oluşması düşünülebilir mi?
Göç gibi planlı bir hareketin kendi kendine oluşması imkansızdır. Ayrıca kuşlarda ve göç eden diğer tüm canlılarda ne çeşitte olursa olsun bir saat yoktur. Göç eden bütün canlılar bunu her sene kendi belirledikleri zamanlarda yaparlar, ama bunu bir iç saate uyarak yamzalar. Bazı kişilerin iç saat olarak nitelendirdikleri şey; Allah'ın bu canlılar üzerindeki kontrolüdür. Evrendeki herşey gibi göç eden canlılar da Allah'ın emirlerine uymaktadırlar.

ENERJİ KULLANIMI

Kuşlarda göçKuşlar uçmak için büyük bir enerji sarfederler. Bu yüzden de kara ve denizdeki tüm canlılardan daha çok yakıta ihtiyaç duyarlar. Örneğin, 3.000 km.'lik Hawai-Alaska mesafesini katedebilmek için birkaç gramlık "sarısalkım kuşu", yolculuğu boyunca 2.5 milyon kez kanat çırpmak zorundadır. Buna rağmen 36 saat gibi uzun bir süre havada kalabilmektedir. Bu yolculuğu sırasındaki sürati ise saatte ortalama 80 km.dir. Bu kadar yorucu bir uçuş sırasında, kuşların kanındaki asit miktarı aşırı derecede artar ve yükselen vücut ısısı nedeniyle de kuş bayılma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Bazı kuşlar bu tehlikeyi karaya inerek engellerler. Peki engin denizlerin üzerinde göç etmekte olanlar nasıl kurtulacaktır? Kuş bilimciler  bu durumda kuşların kanatlarını mümkün olduğu kadar açıp, kendilerini bırakarak serinlediklerini gözlemlemişlerdir.
Göçmen kuşların metabolizmaları da, bu işi kaldıracak kadar güçlüdür. Örneğin göç eden en küçük kuş olan "kolibri"nin vücudundaki metabolizma hareketi, bir filinkinden 20 kat daha fazladır. Kuşun vücut sıcaklığı 62°C'ye ulaşır.

UÇUŞ TEKNİKLERİ

Kuşlar, böyle zorlu uçuşlar için uygun bir tarzda yaratılmış olmalarının yanında, bir de elverişli rüzgarlardan faydalanmalarını sağlayacak yeteneklerle donatılmışlardır.
Örneğin leylek, yükselmekte olan ılık hava akımlarıyla 2.000 m.ye kadar çıkar, ardından kanat çırpmaksızın bir sonraki ılık hava akımına doğru süzülür.
Kuş sürülerinin bir başka uçuş tekniği ise "V" şeklindeki uçuştur. Bu sayede, önde giden kuvvetli ve büyük kuşlar, karşı hava akımına karşı bir çeşit kalkan oluşturarak, daha zayıf olanların işlerini kolaylaştırırlar. Uçak mühendisi Dietrich Hummel bu şekilde bir organizasyonun sürü genelinde %23 tasarruf sağladığını ispatlamıştır.

YÜKSEK İRTİFADA UÇUŞ

Göçmen kuşların bir bölümü çok yüksek irtifada uçarlar. Örneğin kazlar 8.000 m. yükseklerde uçabilirler. Atmosferin, 5.000 m.'de bile deniz seviyesine kıyasla %63 daha az yoğun olduğu hatırlandığında kazların uçtuğu yüksekliğin ne denli akılalmaz olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü, atmosferin bu denli seyrek olduğu bir yükseklikte uçan kuş, daha hızlı kanat çırpmak ve dolayısıyla daha fazla oksijen bulmak zorundadır.
Ancak bu hayvanların ciğerleri, yükseklerdeki oksijenden maksimum oranda faydalanabilecek şekilde yaratılmıştır. Memeli hayvanlarınkinden farklı bir şekilde çalışan akciğerler, kuşların seyrek havadan normalden fazla enerji almalarını sağlar.
Kuşlarda göç
Sıcak hava dalgası içinde yükselen kuş, en yukarı ulaştığında kendini aşağı bırakarak süzülür. Bu kuşa büyük bir enerji tasarrufu sağlamaktadır.

MÜKEMMEL DUYMA YETENEĞİ

Kuşlar göçleri sırasında hava olaylarına da dikkat ederler. Örneğin yaklaşan bir fırtınanın odağına girmemek için yollarını değiştirirler. Kuşların bu özelliğini araştıranlardan ornitolog Melvin L. Kreithen bazı kuşların atmosferde çok uzak mesafelere yayılan son derece küçük frekanslı sesleri işittiklerini saptamıştır. Bu sayede göçmen kuş, bulunduğu yerden çok uzaktaki bir dağın üzerinde patlayan fırtınayı veya yüzlerce kilometre ileride, denizin üzerindeki gök gürültüsünü işitebilmektedir. Ayrıca, kuşların göç yollarını, hava şartlarının genelde tehlikeli olduğu bölgelerden uzak tuttukları da bilinmektedir.

YÖN ALGILAMA


Kuşlarda göç - Kolibri kuşu
Çok küçük olmasına rağmen uzun göç yolculukları yapabilen kolibri.
Kuşlar, binlerce kilometrelik uçuşları sırasında, pusula, harita ya da benzeri yön belirleyicilerden yoksun olarak, nasıl doğru yönü bulmaktadırlar?...
Bununla ilgili olarak ilk öne sürülen teori, kuşların yer şekillerini ezberledikleri ve böylece yolu şaşırmadan katedebildikleri şeklindeydi. Ama yapılan deneyler, bu teorinin yanlış olduğunu göstermiştir.
Konuyla ilgili olarak güvercinler üzerinde yapılan bir deneyde, hayvanların gözlerine etrafı görmelerini engelleyen donuk lensler takılmıştır. Ancak, böylece yeryüzü şekillerini görmeleri engellenmiş güvercinler, sürülerinden birkaç kilometre ötede bırakılsalar bile, yine gidecekleri yolu bulabilmişlerdir.
Daha sonra yapılan araştırmalarda, dünyanın manyetik alanının özellikle kuş türleri üzerinde etkili olduğu anlaşılmıştır. Yapılan çeşitli çalışmalarla, kuşların yerin manyetik alanından yararlanarak yönlerini bulmalarını sağlayan oldukça gelişmiş bir "manyereseptör" (manyetik alan algılayıcısı) sistemine sahip oldukları ortaya konmuştur. Bu sistem sayesinde, kuşlar, göç sırasında dünyanın değişen manyetik alanını hissederek, yönlerini belirlemektedirler. Deneyler, göçmen kuşların, manyetik alandaki %2'lik bir değişimi bile algıladıklarını göstermiştir.
Bazıları, kuşların vücudunda bir tür pusula olduğunu söyleyerek, konuyu açıkladıklarını zannetmektedirler. Ancak, asıl büyük soru bu noktadan doğmaktadır.
Soru şudur: Kuşlar. nasıl olmuş da birer "doğal pusula" ile donatılmışlardır? Pusulanın, "icad" edilen bir şey olduğunu, insan aklı tarafından yapıldığını biliyoruz. Peki insanın bilgi birikimiyle ortaya çıkardığı bir aygıt olan pusula, kuşların vücudunda nasıl var olmuştur? Acaba yıllar önce, bir kuş türü, yön bulurken dünyanın manyetik alanından yararlanmanın faydasını düşünmüş ve kendi vücudu için bir "manyereseptör" mü icad etmiştir?Yoksa yine yıllar önce, bir kuş türü "tesadüfen" böyle bir mekanizma ile mi donanmıştır? Kuşkusuz hayır...
Kuşlarda göç
Yukarıdaki illustrasyon, kuşların uçarken faydalandıkları 12 unsuru göstermektedir. 1- Güneş, 2- Zamanlama hissi, 3- Yıldızların konumları, 4- Ultraviyole ışınları, 5- Polarize ışık, 6- Çok düşük frekanslı sesler, 7- Çok uzaklardan gelen dalga, gökgürültüsü gibi sesler, 8- Dünyanın manyetik alanı, 9- Yerçekimi, 10- Meteoroloji değerlendirmesi, 11- Uygun rüzgarlar, 12- Yeryüzü şekilleri.
Ne kuşun kendisi, ne de bir tesadüf, vücuda son derece gelişmiş bir pusula ekleyemez. Kuşun vücut yapısı, akciğeri, kanatları, sindirim sistemi vb. gibi, yön bulma yetenekleri de Allah'ın kusursuz yaratışının örneğidir:
Dediler ki: "Allah oğul edindi." O, (bu yakıştırmadan) yücedir. Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur, tümü O'na gönülden boyun eğmişlerdir. (Bakara Suresi, 116)

MONARK KELEBEKLERİNİN HAYRET VERİCİ YOLCULUĞU

Güneydoğu Kanada'da yaşayan Monark kelebeklerinin göç öyküsü ise, kuşlarınkinden daha da karmaşıktır.
Monark kelebekleri, normalde, tırtıllıktan kurtulup tam bir kelebek olduktan sonra ancak 5-6 hafta yaşarlar. Bir yıl içinde, 4 Monark nesli yaşar. Bu dört neslin üçü, ilkbahar ve yaz aylarında yaşar.
Sonbahar geldiğinde durum değişir. Çünkü sonbaharla birlikte, göç başlayacaktır ve bu göçü üstlenecek olan Monark nesli, aynı yıl içinde gelip-geçmiş olan diğer nesillerden çok daha uzun yaşayacaktır. Göç edecek olan Monarklar, mevsimin dördüncü kuşak kelebekleridir.
Göç, çok ilginç bir biçimde, tam sonbaharda gecenin gündüze eşitlendiği gecede başlar. Güneye göçen bu kelebekler, önceki diğer üç kuşaktan altı ay daha fazla yaşayacaklardır. Çünkü çıktıkları yolculuğu tamamlayıp geri dönebilmeleri için bu kadar süre yaşamaları şarttır.
Monark kelebekleri
Monarkların binlercesi bir ağaca konduklarında, ağaç neredeyse görünmez olur.
Güneye inen kelebekler, Yengeç Dönencesi'ni geçip soğukları geride bıraktıklarında dağılmazlar. Kıtanın yarısını aşan bir göçten sonra milyonlarca kelebek Meksika'nın ortasında konaklar. Burası üzeri zengin bitki örtüsü ile kaplı volkanik dağların sırtlarıdır. 3000 m. yükseklikteki bu yer kelebeklerin yaşayabileceği kadar sıcaktır. Burada Aralık'tan Mart'a kadar 4 ay boyunca hiçbir şey yemezler. Yaşamlarını vücutlarındaki yağ stoklarıyla sürdürürken, yalnızca su içerler.
İlkbaharda açmaya başlayan çiçekler Monarklar için önemlidir. 4 aylık bir bekleyişten sonra ilk defa kendilerine bir bal özü ziyafeti çekerler. Artık Kuzey Amerika'ya dönüş için gerekli enerjiyi depolamışlardır. 2 aylık yaşam süresini sekiz aya genişletilmiş olarak yaşayan bu kuşağın başka yönlerden diğerlerinden hiçbir farkı yoktur. Mart sonunda yola koyulmadan önce çiftleşirler. Tam gece ile gündüz eşitlendiği gün koloni kuzeye uçmaya başlar. Yolculuklarını tamamlayıp Kanada'ya vardıktan az sonra da ölürler. Ancak, ölmeden önce, soylarının devamı için gerekli olan kuşağı da dünyaya getirirler.
Yeni doğan kuşak, yılın ilk neslidir ve yaklaşık bir buçuk ay yaşayacaktır. Daha sonra ikinci ve üçüncü kuşaklar... Dördüncü kuşağa gelindiğinde göç yine başlayacak, bu kuşak yine diğerlerinden altı ay daha fazla yaşayacaktır ve zincir böyle sürüp gidecektir...
Bu ilginç sistem, akla birçok soru getirmektedir: Nasıl olmaktadır da, her dört nesilden biri altı ay daha uzun yaşayacak şekilde doğmaktadır? Nasıl olmaktadır da, bu uzun yaşayan nesil binlerce yıldır tam kış aylarına denk gelmektedir? Nasıl olmaktadır da, kelebekler göçe tam gece ile gündüzün eşit olduğu günde başlamakta, bu ince hesabı tutturabilmektedir, yoksa takvim mi kullanmaktadırlar?
Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun. Şüphesiz O, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. O, yarattığını bilmez mi? O, Latif'tir; Habir'dir. (Mülk Suresi, 13, 14)

Monark kelebekleri
Kuşkusuz bu soruların evrim ya da benzeri teorilerin içinde hiçbir cevabı bulunamaz. Çünkü, kelebekler bu ilginç özellikleri var oldukları andan beri taşıyor olmalıdırlar. Eğer dünya üzerindeki ilk dördüncü Monark nesli uzun yaşama özelliğine sahip olmasaydı, bütün kelebekler o kış içinde ölürdü ve hayvanların nesli tükenirdi.
Monarklar, var edildikleri andan itibaren bu olağanüstü özelliği taşıyor olmalıdırlar. "Tesadüf"ler, hayvanın neslini göçe göre ayarlama gibi bir yeteneğe şüphesiz sahip değildir. Kelebekler, şöyle bir düşünüp, dördüncü nesillerini uzun yaşatmaya karar vermiş, sonra da metabolizmalarını, DNA'larını, genlerini buna göre ayarlamış da olamazlar.
Açıktır ki, Monarklar, böyle bir özelliğe sahip olarak yaratılmışlardır. Herşeyden haberdar olan Allah yaratma sanatının benzersizliğini Monarkların yaşamlarında bir kere daha bize göstermektedir.