Altınçağ'da Toplum Yaşantısı ve Devlete Saygı
Altınçağ'da yaşanacak olan tüm bolluk, teknolojik gelişmeler ve sanatsal güzelliklerin yanısıra toplum yaşantısı da son derece huzurlu olacaktır. Allah, iman eden ve dinine yönelen insanlara, o döneme dek görülmemiş güzellikte bir yaşam sunacaktır. Çünkü Allah Kuran'da güzellik yapan, Kuran ahlakına uyan kullarına güzellik vaat etmiştir:
İşte yukarıdaki ayette "güzellik yapan" insanlara vaat edilen "barış yurdu" Altınçağ'da tam anlamıyla yaşanacaktır. Böyle bir yaşamı sağlayan en önemli etken ise kuşkusuz Kuran ahlakının eksiksiz olarak uygulanması olacaktır.
Peki bu huzur ve sükunet ortamı nasıl sağlanacaktır?
Bilindiği gibi bir toplumda huzur ve sükunet, o toplumdaki insanların devlete ve onun tüm birimlerine gösterdikleri itaat, saygı ve güvenle sağlanabilir. Kuran'da ise "itaat" makbul bir ahlak özelliği olarak teşvik edilmektedir. Allah müslümanlara pek çok ayetiyle itaati emretmektedir. Dolayısıyla Kuran'a uyan insanların yaşadığı bir toplum hayatı aynı zamanda da, devlete itaatin ve saygının en yüksek derecede yaşandığı bir ortamdır.
Ayrıca Allah Kuran'da insanları "bozgunculuktan" da men etmiştir. Bu konuyla ilgili pek çok ayet vardır:
Müslümanlar Allah'ın yukarıdaki ayetlerindeki emri gereği yeryüzünde karışıklık çıkarmaktan, sıkıntılı, karmaşa dolu ortamlar yaratmaktan şiddetle kaçınırlar. Ve Kuran ahlakına uygun huzur ve sukunet dolu, itidalli, hoşgörülü, her zaman sorunları çözme arayışı içinde olan, olayları tırmandırmayan aksine her zaman uzlaştırıcı yönde olan bir tutum sergilerler.
İşte Altınçağ'da yaşanacak hayat da Kuran'ın tüm bu emirlerine uygun olarak son derece barış ve esenlik dolu olacaktır. İnsanlar devlete duydukları güven ve saygıyı, onun birimlerine itaat ederek göstereceklerdir. Polise ve diğer güvenlik güçlerine kızgın, ters davranan, zorluk çıkaran insanlar olmayacaktır. Aksine İslam ahlakını yaşayan insanlar son derece yardımsever ve hoşgörülü tutumlarıyla, güvenlik güçlerinin yanında yer alacak, onların işlerini kolaylaştıracak şekilde hareket edeceklerdir. Bu ahlaktaki insanların varlığı sayesinde dünyadan anarşi, terör, kargaşa, düşmanlık, şiddet tümüyle kalkacak, insanlar hiç görülmemiş, cennet benzeri bir ortama kavuşacaklardır. İnsanlar arasında kavgalar, bağırtılar, tartışmalar tamamen kalkacaktır. İnsanlar sokaklara rahatça çıkabilecek, gece gündüz güven içinde heryerde dolaşabileceklerdir.
Hadislerde, o dönemde hiç kan dökülmeyeceği, hiçbir karmaşa ve huzursuzluk çıkmayacağı pek çok kez vurgulanmaktadır:
Nuaym b. Hammad, Ebu Said el- Hudri'den tahric etti; Peygamberimiz buyurdu ki:
Zamanında uykuda olan uyandırılmaz ve bir damla kan bile akıtılmaz.23
Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır.24
Ayrıca o dönemde insanların itidalli ve itaatli davranışları sayesinde devlet yönetimi de çok rahatlayacaktır. Dünya hırsı, geçim sıkıntısı gibi konular kalktığı ve insanlara Allah korkusu telkin edildiği için, hırsızlık, dolandırıcılık gibi olaylar yaşanmayacaktır. Halk araştırmaya, doğruyu öğrenip buna göre hareket etmeye yönlendirileceği için ani infiallerin oluşması da mümkün olmayacaktır. Bu şekilde devlet, anarşi, terör, bozgunculuk, cinayet, dolandırıcılık ve bunlar gibi olaylarla uğraşmak zorunda kalmayacağı için içte ve dışta ülkenin kalkınması ve güçlenmesi için çalışabilecektir.
Altınçağ'da oluşacak olan bu mutedil, çağdaş, akılcı ve medeni İslam modeli, tüm İslam dünyasına ışık tutacaktır. Böylece asırlardır İslam'ı sarmış olan koyu taassup duvarları yıkılacak, gerçek din tüm saflığı ve sadeliğiyle yaşanacaktır. İslam ahlakını yaşayan toplumlar hem kendi içlerindeki sosyal sorunları çözecek, hem de bu sayede diğer ülkelere örnek olacaklardır.